27 Ocak 2012 Cuma

NOT ETTİKLERİM

PAZAR YERİNDEKİ SİNEKLER ÜZERİNE


Kaç dostum, yalnızlığına! Büyük adamların gürültüsünden serseme döndüğünü ve küçüklerin iğneleriyle sokulduğunu görüyorum senin.

Orman ve kaya seninle birlikte saygıyla susmayı bilirler. O sevdiğin geniş dallı ağaca benze yine!

Sessizce ve dinleyerek asılı durur o denizin üstünde, yalnızlığın bittiği yerde başlar, pazaryeri ve pazaryerinin başladığı yerde başlar, büyük oyuncuların gürültüsü ve zehirli sineklerin vızıltısı.

Onları sahneye koyan biri olmadıkça, en iyi şeyler bile bir işe yaramaz bu dünyada: büyük adamlar der halk, bu sahneye koyanlara.

Pek kavramaz halk, büyük olanı: yani yaratanı, Ama büyük davaların tüm sahneye koyanlarından ve oyuncuların.

Yeni değerleri bulanların etrafında döner dünya, görünmezdir dönüşü. Oysa oyuncuların etrafında döner halk ve ün, böyledir dünyanın gidişatı.

Tini vardır oyuncunun, ancak pek vicdan bulunmaz tininde. Her zaman onunla en inandırıcı olduğu şeye inanır, kendini inanır kıldığı şeye!

Yarın başka bir şeye inanacak, ertesi gün bir başkasına. Kıvraktır zekâsı halk gibi ve değişkendir mizacı.

Devirmek - kanıtlamak demektir bu, onun gözünde. Çılgına çevirmek - onun için ikna etmek demektir. Ve kanı tüm gerekçelerin içinde en iyisidir ona göre.

Oysa sen, derin kişi, derin acılar çekiyorsun küçük yaralardan da ve daha sen iyileşmeden önce, aynı zehirli solucan tırmanıyor eline.

Bu ziftleniciyi öldürmeyecek kadar gururlusun, benim gözümde. Aman dikkat et de, tam bu zehirli haksızlıklarını taşımak, kara talihin olmasın senin!

Övgüleriyle de vızıldarlar etrafında, ısrarcılıktır onların övgüsü, senin derine ve kanına yakın olmak isterler.

Dalkavukluk ederler sana, bir tanrı ya da şeytana dalkavukluk eder gibi; sızlanırlar karşısında, bir tanrının ya da şeytanın karşısındaymış gibi.

Neye yarar ki dalkavuk ve sızlanandır onlar, işte bu kadar!

Çoğu zaman kendilerini sevimli de gösterirler sana, oysa korkakların her zaman kurnazlığıdır bu Evet, Korkaklar kurnazdır!

Çok düşünürler senin hakkında
, daracık ruhlarıyla - şüpheli gelirsin hep onlara! şüpheli olur, çok düşünülen ne varsa.

Tüm erdemlerin yüzünden cezalandırırlar seni. Sadece hatalarını bağışlarlar içtenlikle.

Yumuşak başlı ve dürüst olduğun için dersin ki, "Masumdur onlar, küçük varoluşlarında"
Oysa onların daracık ruhları düşünür ki, "Suçludur, tüm büyük varoluşlar!"

Onlara yumuşak davransan, onları aşağıladığını düşünürler ve senin iyiliklerine, gizli kötülüklerle karşılık verirler.

Senin sesiz gururun, her zaman ters düşer onların beğenisine; bir kere olsun kibirli davranma tevazusunu gösterirsen, sevinirler.

Bir insanda fark ettiğimiz şeyi alevlendiririz de.

Bu yüzden koru kendini küçüklerden!

Senin karşında küçük hissederler kendilerini ve küçüklükleri yanar tutuşur sana karşı, görünmez bir intikam içinde.

Fark etmedin mi, onlarla karşılaştığında ne de çok suskun kaldıklarını ve nasıl da güçlerini yitirdiklerini, sönmeye yüz tutmuş bir ateşten çıkan duman misali?

İşte, dostum, vicdan azabısın sen komşuların için: çünkü değersizdir onlar senin yanında.

Bu yüzden nefret ederler senden, can atarlar kanını emmeye.

Komşuların her zaman zehirli sinekler olacak; senin büyüklüğün - işte budur onları zehirli kılan ve daha da sinekleştiren.

Kaç dostum, yalnızlığına ve sert, şiddetli bir havanın estiği yöne.

Senin kaderin değil sineklik olmak.


BÖYLE SÖYLEDİ ZERDÜŞT



NİETSCHE


Not: Böyle Buyurdu Zerdüşt adlı eserinden.



Hiç yorum yok: