- Yazarlık sanatı, korunması güç olan şu iki ödeve bağlı kalacaktır:
Bile bile yalan söylememek,
İnsanın insanı ezmesine,
karşı koymak.
- Sanat benim için tek başıma tadı çıkarılan bir şey değildir. Sanat bence, en büyük sayıda insanı, ortak acılar ve sevinçlerle coşturacak görüntüleri, biçimleri bulmaktır.
- Sanat, sanatçıyı insanlardan ayrılmamaya zorlar; Onu, en gündelik ve en evrensel gerçeğe bağlar.
- Sanatı seçenler kısa bir süre sonra anlarlar ki, sanatlarını ve başkalıklarını ancak, herkesle benzerliklerini ortaya koyarak gösterebilirler. Sanatçı, kendini bu başkalarına gidip gelme ile yoğurur.
hiçbir şeyi küçük görmezler; yargılamaya değil anlamaya çalışırlar ve dünyada tutacakları
bir yer varsa. O da Nietzsche'nin çok güzel söylediği gibi;
Yargıcın değil, işçin olsun aydın olsun, yaratıcının başa geçeceği bir dünya
olacaktır.
- Yazarın elinden geldiğince, sanatının büyüklüğünü yapan şu iki görevi yüklenmesiyle olur:
- Sanatçının işi en büyük sayıda insanı toplamak olduğu için, yalanla ve kölelikle uzlaşamaz. Çünkü; yalan da kölelik de, bulundukları yerde yalnızlıkları çoğaltırlar. Soylu yazarlık sanatı, korunması güç olan şu iki ödeve bağlı kalacaktır:
- Dünyanın öbür ucunda, hapise girmiş ve hor görülmüş, bilmediğimiz bir insanın çıkmayan sesi, yazarı yalnızlığından kurtarmaya yeter, hiç değilse, özgürlüğün sağladığı olanaklar içinde, o çıkmayan sesi unutmamayı ve onu sanat yolu ile duyurmayı, başardıkça.
ALBERT CAMUS
(İsveç Söylevi)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder