5 Nisan 2011 Salı

NOT ETTİKLERİM

KENDİNİN GERÇEKLEŞTİRİLMESİ

Ahlâksal dünya bir bütündür ve iki görünümü vardır. Aileden ulusa kadar kurumların ve sistemlerin görünümü olan, dışsal bir görünüm vardır.

Bu ahlâksal dünyanın iskeleti olarak adlandırabileceğimiz şeydir ve aynı zamanda burada bir ruhun olması gerekir. Yoksa iskelet parçalanarak yok olur. Herkes ruhsuz kurumların ölü şeyler olduklarını bilir.

Bir ulusun ortak ruh olmadan, güçlü olamayacağı açıktır, ulus bu ruhla ancak mensupları canlı ise yani toplumsal iyiliği, kişisel bir iyilik olarak hissediyorsa, bunu kalplerinde taşıyorlarsa canlanır.

Buradaki önemli nokta, ancak istenirse ahlâksal dünyanın olabileceğidir. İstenmek için bunun kişiler tarafından istenmesinin gerektiği ve bu kişilerin, istençlerinin nesnesi olarak yalnızca ahlâksal dünyaya sahip olmadıkları aynı zamanda bu nesneyi istemiş olarak, bir şekilde kendilerinin bilincine varan bu varlık, ahlâksal bütünün içine girer. Bunu ruh olarak adlandırabiliriz.

Bu kişisel ahlâkın alanıdır veya dar anlamda öz ben'in içsel olarak bulunan evrensel istençle olan ilişkisinin bilincinin ahlâkıdır.

Boyun eğerek veya başkaldırarak bu evrensel istençle birlikte olmayı veya ona karşı çıkmayı isteyen, bu istencin bilincindeki varlığındır.

Ahlâksal dünyanın var olduğu yerde, bu iki görünümün var olduğunu ve var olması gerektiğini, hiçbir zaman gözden uzak tutmamalıyız.

Biri diğeri olmadan varlığını sürdüremez. Kişisel ahlâk olmadan ahlâksal kurumlar ölü kütlelerdir. Ahlâksal kurumlardan kopmuş kişisel ahlâk gerçekdışı bir şeydir. Bedensiz bir ruhtur.


FRANCIS HERBERT BRADLEY

Hiç yorum yok: