31 Temmuz 2010 Cumartesi

ANILARIM

Tarih: 1968
Yer: Cihangir

Anneciğim, geçici bir süreliğine, çocukluk arkadaşının sağlık problemleri nedeniyle, işini kaybetmemesi için, işe kendisinin gidebileceğini söyleyerek, gerçek arkadaşlık adına bir vefa örneği göstermişti.

Yalnız bir sorun vardı. Ben ve benden 3,5 yaş küçük olan erkek kardeşimi, bu süre zarfında nereye bırakacaktı. Çok yakın kan bağı olan akrabasından rica etti. Gönüllü olmasalar da bir şey demediler. Anneciğim, kahvaltılarımızı yaptırdıktan sonra, öğle yemeği olarak, iki adet sandviç hazırlamıştı. Çok yakın kan bağı olan akrabamızın evlerine bırakarak işe gitmek üzere ayrılmıştı.

Çok yakın kan bağı olan hanımın, benden bir yaş ufak bir kız çocuğu ve o zamanlar 23-24 yaşlarında olan yetişkin bir kızı ve yaşlı bir kayınvalidesi vardı. Bir kaç hafta, o evde kalmaktan mutlu olmasak da, anneciğim nasılsınız dediğinde iyiyiz diyorduk. Fakat istenmediğimizi de anlıyorduk.

O sene çok kar yağmıştı tahminim aralık ayı idi, Annem ikinci erkek kardeşime, altı aylık hamileydi. Annecim, canım babamın, anneme ve bize kıyamayacağını bildiği için, bu duruma izin vermeyeceğinden babama söylememişti.

Canım kardeşimin ve benim seneler geçmesine karşılık unutamadığımız olay, öğle saatlerinde yaşanıyordu. Suratlarını dökmüş bir şekilde, hazırladıkları sofranın, bir ucunda dört kişilik ev halkı oturuyor, sıcak yemeklerini servis edip yiyorlar, masanın diğer ucuna oturtulan kardeşimle ben, annemizin bize verdiği sandviçleri çekinerek yemeye çalışıyor, yiyemeden çantanın içine koyuyorduk. Hala o masa gözümün önünde, Biz mi küçüktük, yaratılan durum mu bilmem, onlar çok uzak görünüyordu gözüme, Annem saat beş gibi geliyordu ve bizi alarak, sıcacık sevgi dolu küçük evimize gidiyorduk.

O gün annem gelmeden birkaç saat önce evin ablası, kardeşimi ve beni hadi artık anneniz gelir, çıkın dışarıda bekleyin diyerek kapının önüne koydu. İki kardeş el ele tutarak, yaklaşık 10-15 dakika uzaklıkta olan evimize gitmek için yola koyulduk. Evimizin iki apartman yukarısında bulunan tarihi ASRİ turşucunun dükkânın yanında, annemizin gelmesini beklemeye başladık. Hava kararmıştı, lapa lapa kar yağıyordu ellerimiz buz gibi olmuştu ama biz ellerimizi hiç bırakmamıştık.

Çok yakın kan bağı olan akrabamızın evine uğrayan annem, orada onlara ne demişti, seneler geçmesine karşılık anneciğim üzülür diye, bu olayları hiç konuşamadık. Zaman zaman erkek kardeşimle konuşunca ikimizin de gözleri buğulanıyor. Annem bizi o şekilde görünce karların üzerine çömelerek, erkek kardeşimi ve beni sarıp sarmalayarak kucaklamış, bir daha bizi kimselere emanet etmeyeceğini söyleyerek, sesli sesli ağlamıştı. Babacığım üzülmesin diye yaşanan bu olayı kendisine hiç duyurmamıştık.

1969 senesi 29 şubat günü, anneciğimin doğum sancıları tutmuş, beni kendisini hastahaneye götürmesi için, çok yakın kan bağı olan vefasız akrabalara değil, hastalandığı sıra hamile olduğu halde işini kaybetmemesini istediği arkadaşına göndermişti. Daha sonra uzakta çalışan canım babacığım hastahaneye gitmiş, dünya güzeli küçük erkek kardeşim dünyaya gelmişti.

Hiç yorum yok: